9 Mayıs 2012 Çarşamba

Özlem

Unuttum artık. Silik silik bir kaç kare geliyor gözümün önüne. Telefonlarda duyduğum o anne sesi de olmasa sanırım hiç geçmişim olmamış da birden bitivermişim bu hayatta. Unutmuşum konu komşumu, yürüdüğüm yolları, terlediğim havaları, büyüdüğüm toprakları. Nasıldı düşünüyorum bazen. İkindi vakti bahçe sulamaları, mis gibi suya hasret kalan toprağın vuslatta verdiği koku, kardeşlerimle oyunlarım, ailemle yemeklerim, gece yatttığımda gördüğüm gökyüzü ve ayım, yaz miskinliğim ve o miskinliğin verdiği rahatlık, dedemler, eski bayramlar en çokta Andırın ve teyzemler. Yaz arkadaşları, yeni keşifler, mahallenin delisinden korkmalar, korkunç arkadaş hikayeleri :) cami okumaları, sabah zorla kaldırılıp fırına sıcak pide almaya gönderilmeler. Öyle ya ben kışları ailenin en büyük çocuğu, yazın teyzemlerin yanında ailenin en küçük çocuğuydum. Neymiş ne değilmiş hepsini yaşadım. Hatırlamak bana huzur veriyor, çocukluğun mutluluklarını geri yakalamaya çalışıyorum. Kimi zaman oluyor özlemeyi unutuyorum. Özlemek içinde düşünmek gerek ya işte düşünmeye bile vakit bulamıyorum, yıllar geçiyor sonra şaşırıyorum kendimi bulduğum vakit! İşte o vakit bakıyorum o çelimsiz kız büyümüş, okumuş mühendis olmuş, evlenmiş bir eş olmuş, bir anne olmuş... Geçmiş zaman dile kolaymış yılları saymak... sonra hayata kaldığım yerden devam ediyorum...
Özlemeyi unuttum dedim ya an oluyor bazı şeyler hatırlatıyor. O an düşünüyorum ister istemez. Mutlu oluyorum.  Neymiş benim toprağım, huyum,suyum vatanım diyorum. Gelin gittik belki başka memleketlere yerleştik ama zamanında içimize işlemiş bazı şeyler, öze yerleşmiş. An oluyor soymaya çalıştığım patatesin toprağı ıslak ellerimle buluşunca o mis koku geliyor burnuma. Başka kokuyor benim memleketimin toprağı, suya aç. Diyorum Çukurovadan mı bu acep? An oluyor aniden bir yağmur bastırıyor, hafif ama. Mevsimlerden de yaz ise kurumuşsa toprak, tadını çıkar. Ender zamanlardan birini yaşıyorsundur. Memleketim gibi kokar. Birde bazen olur ya trafiktesin, dinlediğin radyoda bir türkü çıkar stresini alır götürür, buram buram memleket kokar. Bu türküyü duyunca öyle oldu bana. Huyum değil ama çok dinler oldum... Böyle derin olurmuş sevdaları topraklarımın tıpkı kokusu gibi. Büyüklerim anlatırdı ne aşıkları almış bu toprak kavuşmadan. Hikayelerini duyunca çocuk kalbimden ince bir sızı geçerdi, üzülürdüm. Derin bir türkü! Ağzına, yüreğine sağlık Olgun Şimşek!
Toprağım yaşıyorum senden uzakta, ölünce mezarım olacak senden uzakta. Anadan da geçilmez lakin evlattan da... Olsun be! Mutluyum ben buralarda, meraklanma... Bir anne sesi dünyaya bedel oluyor, ne mutluki duyuyorum. Oda yeter hem de herşeye bedel!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder