4 Nisan 2013 Perşembe

Kerem 2,5 Yaşında

Hey gidi hey hey koca delikanlı oldu yahu! :) Bugün 30. ayımız doldu. Keremim çok zorlanmadığım hatta çocuk büyüttüğümü anlamadığım bir yıldız oldu hayatımda. Bunu Miray'dan sonra daha iyi anladım. 2 Yaşından sonra biraz sıkıntılar yaşasakta gelişimi adına olması gerekenler, yaşanması gerekenler yaşandı ve 2,5 yaşına girerken hırçınlıklar durgunlaştı. Mutluyuz ne diyelim. Bir sonraki sendroma kadar...

Büyüdükçe özgürleşiyorlarmış hakikaten. Artık anneye bağlılığımız iyiden iyiye bitti. Çokça yaşıtları ile oynamak ister oldu ki bu beni çok düşündürüyor. Parka gittiğimizde koşturmaktan, kaymaktan, oynayıp zıplamaktan elbette hoşlanıyor ama çevrede başka çocuklar varda daha bir mutlu oluyor. Önce gözüne bir çocuk kestiriyor, kız-erkek farketmez sonra onun etrafında dolaşıp dikkatini çekmeye çalışıyor, sonra sonra bunu illaki başarıyor. Bundan sonrası karşıdaki çocuğa bağlı gelişiyor. Eğer oda ılımlı oynamak isteyen bir çocuksa çok güzel oynuyorlar, bağrışıp çağrışıp koşturuyorlar. Yok yabancılayan, hırçınlaşan bir çocuksa bizimki bunu bir iki dolanmadan sonra anlıyor kendi oyununa bakıyor.
Başta Haluk Yavuzer'in yazdıkları olmak üzere okuduğum çoğu kitaplarda kreş yaşı için 3 yaş baz alınmış. Çünkü bu yaş çocukları birbirleri ile oynamak, bir nevi sosyalleşmek istermiş. 2,5 yaş çocukları ise çevresinde başka çocuklar olsun ama herkes kendi oyununu oynasın ister, birbirine müdahale olmasın isterlermiş. Paralel oyun dönemi diyorlar. Fakat Haluk Hoca bazı çocukların 2,5 yaşında sosyalleşmek istediğini bu nedenle evde sıkılıyorsa kreşin daha uygun olacağını düşünenlerden. Son gittiğimiz doktor kontrolünde de doktorumuz Kerem'in kreşe hazır olduğunu söylemişti.
Bana gelince bir kaç ay önce doğum iznine ayrıldığımda ilk olarak Kerem'i daha çok görebileceğim için mutlu olmuştum. Şimdi gerektiğini açık açık görsem de kreşe göndermek istemiyorum, biliyorum ki sabah kalkıp akşam gelmeler bir başladı mı lise sona kadar devam edecek...Hatta bunu üniversite izleyecek ve çocuğum uçup gidecek... Göndermesem evde sıkılacak, anne ona yetmeyecek, 1-2 saatlik park yetmeyecek eve gelmek istemeyecek. Bahçeli bir evde de yaşamıyoruz ki her daim koşup oynayacak, enerjisini atacak.  Bu sosyalleşme isteğini törpülemek hiç hiç iyi olmayacak. E köy yerinde de değiliz ki sokağa çıkıp oynayacak. Maalesef değiliz... Bu ve pek çok nedenden ötürü kreşe karşı düşüncelerim yavaş yavaş değişir oldu ama hala beklemedeyim. En azından bu yazı benimle geçirmeli...
Kerem için neler yapabilirim düşünüyorum. O büyüdükçe benim düşüncelerde değişiyor. Önceki bir kalem iki kağıtla vakit geçirecek bir çocuk değil artık. Yap-bozlara başladık. Birkaç tane aldım 20 parçalık. Onlardan önce 10-12 parçalık bir kaç yapboz hazırlayıp yaptırsam daha rahat çözecek. Boyama kitaplarına geçebiliriz artık. Sınırları görebiliyor artık. Boyalarla daha çok oynamalı diye düşünüyorum. Bir takım kalem boya bir takım sulu boya, birkaç takımda diğer boyalardan elimizde bulundurup her gün bir kaçı ile oynayabiliriz.
Kitaplara gelince artık bana okutmak istemiyor iyiden iyiye kendisi okuyor. Hani okuyor dedimse resimleri yorumluyor, az biraz benim okuduklarımı ezbere almış onları tekrarlıyor ama bunları yaparken pek bir mutlu oluyor ve ona yetiyor. Uyku saatleri epeydir dağılmış durumdaydı toparlamaya bir rutin oluşturmaya çalışıyoruz. Gün içinde enerjisini tam olarak atamayınca gece uyumakta zorlanıyor. Yaz geldi ya parklarda daha çok vakit geçirirse bu konuda düzene girer diye düşünüyorum.
---
Geçenlerde Miray uyuyor, Kerem arabaları ile oynuyor bende TRT1 de "Ömür Dediğin" isimli bir program seyrediyorum. 80-90 lı yaşlarına gelmiş insanların kendi dillerindan hayatlarını anlatıyorlar. Derken o gün bir teyzeyi konu almışlarki yapayalnız. Zamanında evlenmiş, "Bir çocuk bile doğurmaya kalmadan eşimi kaybettim" diyor teyze. "Sonrasında evlenmedim, anam babamda öldü kimsem kalmadı. Şimdi gidecek olsam kime gideyim. Kimsemde yok gelecek öyle otururum sabah akşam. İsterimki biri çıksın muhabbet edelim. Yalnızlık Allaha mahsusmuş be yavrum" diyerek ağlıyor. Pek bir duygulandım, üzüldüm. Derken Kerem oyunu bırakmış bana ne desin! "Anne bizim bu teyzeye gitmemiz gerekiyor". Neden oğlum dedim. "Baksana ağlıyor!" Ah ne diyeceğimi bilemedim. Yufka yürekli kuzum herşeyi de anlıyor artık. Gideriz oğlum dedim gideriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder