27 Nisan 2012 Cuma

Beypazarı Gezisi

23 nisan tatilini değerlendirdiğimiz mekan oldu Beypazarı. Hava çok güzeldi. Ne sıcak ne soğuk mis gibi hava, pamuk şekeri bulutlar ve masmavi gökyüzü. İlkin kalacağımız konağa uğradık. Baba konaklama işlemlerini başlatırken bizde Keremle bahçeyi turladık. Bu sırada gördüğü çocuk motosikletine takıldı kaldı. Uzun bir süre oyalandı, pek sevdi :) O oynarken bizde birer sıcak çay yudumladık.
İlk durak Hıdırlık Tepesiydi. Önceden tevafuken öğrendiğimiz uçurtma şenliğine bir uçurtma alarak hazırlıklı gitmiştik. Küçük bir yer olmasına rağmen şenliğe katılım oldukça fazlaydı. Şaşırtıcı derecede çok uçurtma vardı.

Her zaman mı öyledir, yoksa bu insanların heveslerini mi kırmak istememişti hava bilemiyorum tam uçurtmalıktı. Rüzgar güzeldi, herkes uçurtma çabasında, uçuranlar ise denge :) Bizim uçurtmamız ağır geldi, çok kalabalıktı, uçurtmayı havalandırmak için yeterli alan bulamadık. Hatıra fotoğrafımızı çektik, ayrıldık :)
Alaattin caddesi Beypazarının özü gibi. Cadde boyunca yemek içmek için lokantalar,gözlemeciler, turistik hediyelik eşya satan dükkanlar, kuru çıkaran fırınlar var. Caddenin sonuna yakın sağlı sollu müze ve eski konaklar mevcut. Yenice sokakta yer alan "Tarih ve Kültür Evi" tadilat nedeniyle kapalı olduğundan giremedik. Çınar sokakta ilerleyip, "Yaşayan Müze-Abbaszade Konağı" na girdik. Şahsa ait bir konakmış. Konakların içleri birbirine benziyor, birine girince hepsi hakkında fikir sahibi olabiliyorsunuz.
Karnımız acıkınca "Tarihi Taş Mektep" e uğradık. Gitmeden önce yaptığım araştırmalarda burasının çok övüldüğüne rastlamıştım, güvecini muhakkak tadılmasını öneriyorlardı. Bebek arabası ile o merdivenleri cıkmak zor oldu. Tarihi mekanların çocukla ziyareti de bu nedenle zor oluyor. Öğle vakti olduğu için oldukça kalabalıktı. Biraz bekledikten sonra güveçlerimiz geldi. Övgüyü sonuna kadar hakediyormuş, yiyince anladık. Kerem bayıldı :) yanına da yogurt olunca ohhhh afiyet olsun kuzuma güzelce karnını doyurdu.
Sokaklar arası biraz dolaşarak eşimiz dostumuz için biraz kuru aldık, arabamıza binip konağımıza geçtik.
Konak bahçesi olduğu için çocuklu ailelerin kalması için birebir. Güleryüzlü hizmetleri için önerilebilir. Çırçırların Konağı, Beypazarının girişinde hemen sağda Karaşar yoluna dönünce. Yorgun olduğumuzdan yabancılık çekmeden uyuduk, Fakat Kerem alt ve üstten toplam 4 diş çıkardığı için gece uyumakta zorlandı, biraz da yabancıladı galiba. Daha önce yabancılama yaşamamıştık demekki büyüdükçe değişecek bazı şeyler.
Sabah kahvaltımızı yapmak için bahçeye geçtik. Köy kahvaltısı yeşillik yerde daha başka oluyor. Kerem motosuyla oyalanırken keyifle karnımızı doyurduk.
Çıkışı yapıp Karaşar'a doğru yola koyulduk. Yol boyunca ara ara karlar vardı, eriyen kar sularının biriktirmiş olduğu ufak göletler ve bu göletlerin cevresinde açmış kardelen olduğunu düşündüğüm çiçekler. Sarı ve mor renkleriyle yolumuz boyunca bize eşlik ettiler.
O gün ilk durağımız Karagöl'dü. Havasını soluduğunuz an ne kadar temiz olduğunu anlıyorsunuz. Hasret kalmışım bu havaya. Memleketimin yaylalarını anımsadım. Tesisten girince göl kenarına kadar araba ile inebiliyorsunuz, fakat yol kötü. Ara ara çamur, taşlık. Göl sezon açılmadığından mı böyleydi herzaman mı böyledir bilemiyorum oldukca bakımsız buldum. Her yanında sazlıklar dev gibi olmuş, kurumuş. Kenarlarda çöpler dagılmış.
Tesis tadilat nedeniyle kapalıydı. Fakat taş evlerden bir kaçında konaklayanlar vardı. Ayrıca çadır kurmuş bir kaç kişi vardı. Gölün sakinliğinde oturmuş balık tutup muhabbet ediyorlar. Bizde gölü bir turlayıp, yine yola koyulduk.
Eğriova yaylasına çıkmak için Karaşar içinden ayrılan yola dönmeniz ve bu yol boyunca ilerlemeniz gerekiyor. Yol ne iyi ne kötü. Ara ara karlı, dikkat etmek gerekiyor.
Vardığımız ilk göl kenarı yaylada mola verdik. Çok güzel ama sessiz sakin bir yerdi. Uşakgöl yanılmıyorsam ismi. İlkin burayı Eğriova Yaylası zannettik, yola devam edince Eğriova olmadığını anladık :) Çünkü Eğriova Orman işletme Şefliğinin yanında uzanan büyük bir göl, tıpkı resimlerdeki evlerin bulunduğu bir yaylaya rastladık. Sezon burada da açılmamıştı, Etraf sakin, göl kenarı bakımsızdı. Şenlik zamanı çok daha güzel olacağı kesin. Yola devam...
Uşakgöl 
Çamur içinde olan yolumuzu bir ağaç kapatana kadar devam ettik :) Sonrasında bir hüsran ile yeterince macera yaşadığımıza kanaat getirip, mecburen geldiğimiz yoldan geri döndük:) Dönüş yolunda İnözü vadisi kenarındaki tesislerde mola verip, Kereminimizin karnını doyurduk. Burada yediğimiz güvecin ahım şahım bir tadı yoktu ama manzarası güzeldi. Kerem yeşillikte bol bol dolaştı, top oynadı.
Ankaradan 2 günlüğünede olsa uzaklaşmak çok iyi geldi. Doğa insanı mutlu ediyor ama insanın kendi evi ve yatağı gibisi de yok :) Home sweet home!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder