30 Nisan 2012 Pazartesi

Konya Gezisi ve Mevlana


Konya'yı gezmek bizim için uzun zamandır düşünüpte gerçekleştiremediğimiz bir aksiyondu. Karaman tarafında oturan dostlarımız da uzun zamandır evlerine çağırıyorlardı, bizde bu iki işi birleştirip yola koyulduk. Gittiğimiz yoldan dönmemek için Aksaray-Ereğli-Karaman yolundan gittik. Oldukça uzun sürdü. Şükür ki Kerem yolda uyudu rahatsız etmedi.
Karaman tarihin her taşına işlediği küçük biryer, adım başı cami ve türbe. Yunus Emre Camii ve türbesini ziyaret ettik. Gerçekten türbesi midir değil midir bilemiyorum fakat cami oldukça eski, bir okadar da güzeldi. Ardından adları şuan aklıma gelmeyen bir kaç cami ve konağı gezip dinlenmeye geçtik. Yıllardır görülmeyen dostlarla muhabbet ayrı güzel oluyor.

İkinci gün dostlarımızı da alıp Konyaya geçtik. İlk durak tabiki Mevlanaydı. Buranın ziyaretçi akınına uğradığı bir güne denk gelmişiz, kalabalıktan gezdiğim içime sinmedi. Çoğu şeyi göremedim bile. Başka bir vakit -mümkünse haftaiçi- yine uğramak gerek diyerek üstelemedim. Bir yandan da bu kalabalık mutlu etmiyor değil insanı. Mevlana genç-yaşlı, yerli-yabancı pek çok insanın takip ettiği bir alim, bunu net görebiliyorsunuz. Mevlana Camiinin içerisindeki zenginlik ise beni çok şaşırttı. Hiçbir camiide bu kadar değerli eserlerin bir arada sergilendiğini görmemiştim. 9.yy dan kalma Kuran-ı Kerimler, halılar, seccadeler. Harikaydı, bakmaya doyamadım. İçimde tarihe karşı ayrı bir ilgi uyandı. Mevlana'ya karşı olan ilgim arttı. O an düşündüm ki çocuklarımıza küçük yaşta bu büyükleri anlatmaya başlamalıyız. Bizler gibi geç kalmamalılar. İlkokulda hayatını, felsefesini bilmeli gerekirse yazdığı kitapları okutmalı. Değeri anlatılmalı.
Celalettin Rumi'nin namı değer Mevlana'nın Şemsi Tebrizi ile olan derin muhabbetini herkes gibi duymuşluğum vardı fakat bilmediğim de çok şeyin olduğunu farkettim. Çok ilginç bir hikayeleri var. En kısa zamanda okumalıyım, not ediyorum.
''senin için dünya bir misafirhane gibidir. sevinçler de kederler de, gelip geçicidir. ne sevinçlere aldan ne de gamları kendine dert edin. gamlar huzuruna mani olursa, üzülme! çünkü o gamlar, sabredersen senin için sevinç ve neşe hazırlamaktadır.'' Mevlana
Konya da tarihin sokaklarına işlendiği, camileri ile mesteden bir şehir. O güzelim mimarilere baktıkça bakası geliyor insanın. Ne varsa eskilerde var! Alaattin Tepesinde yer alan Alaattin Cami ise bambaşka geldi bana. Sıcak havada bu cami soğuk hava deposu gibi. İçerisini gezerken Selçuklu zamanlarını hayal ettim, sandımki o devirde oturmuş ahalinin vakti giren namaz için camiye girmesini bekliyorum. Mekan düşünceye nasılda can katıyor! O serinlik ve sessizlikte camide namaz kılmak ayrı bir güzel. İnsan akşama kadar ibadet yapsa burada yorulur mu acaba? Ben Konya'da yaşasam her haftanın belli bir zamanı buraya gelir, namazımı burada kılar, Furkan'ımı burada okurdum. Uzun uzun, sessiz sakin kafa ile düşünerek, anlamaya çalışarak.Off ne güzel olurdu! Hayal ettim ya o da güzeldi :)
Her şehrin meşhur yemeğini yemek gerek, biz de karnımız acıkınca etli ekmeğinin ünlü olduğunu duyduğumuz Havzan Etli Ekmek'e uğradık. Ben etli ekmeği pek sevmiyorum, bana lahmacunun emitasyonu :) gibi geliyor. Baharatsız birşey, etide çok pişmemiş gibi oluyor. Fakat Havzanın etli ekmeği övgüyü hakediyor. Beğenerek yiyorsunuz.
Kule Site isminde çok katlı bir bina var. En üst katta bulunan lokantada yemeğinizi yerken size hissettirmeden dönen zeminden dolayı tüm şehir manzarasını seyredebiliyormuşsunuz. İlk iki katı AVM, fakat ilgimi çeken garaj katındaki abdesthane ve mescit oldu. Konyalıları takdir ettim, işlerini gerçekten iyi biliyorlar. Abdest alınca mescide geçiyorsunuz miss gibi ayakkabı giy oradan ıslak ıslak mescide geç derdi yok :) Çok beğendim.
Biz Kule Sitenin hemen yanında bir çay bahçesi vardı, burada çay içip çocukları biraz oynamaları için bırakmak istedik. Bastıran yağmurla gelen toprak kokusu eşliğinde içilen çaylar güzeldi. İsteyipte bulamayacağınız ortamlardan Sonrasında Ankaramıza doğru yola düştük. Konya-Ankara yolu üzerinden gelince gidişe göre daha kısa sürede geldik. Herşey güzeldi ama iki hafta üst üste gezmek yordu bizi acıkcası. Birde bahar alerjisi olunca hapşura hapşura gezdik :) Ara vermek iyi olacak gezmelere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder