21 Mart 2013 Perşembe

Uçurtma Avcısı

Bazı kitaplar vardır, bitirince size bir şeyler kattığını fark edersiniz. "Uçurtma Avcısı" da benim için öyle bir kitap. Bir kaç yıl önce alıp başlamıştım okumaya. İlk yarısı beni öylesine sarsmıştı ki kitabın ikinci yarısını okumaya cesaret edememiş, rafa kaldırmıştım. Geçen zaman içerisinde kaç kez gözüme takılsa da elime almaya cesaret edememiştim. İnsan bir kitaptan korkar mı? Okudukları çok canını yakıyorsa korkar elbet. Çocuklar üzerine hiçbir şey yazılmasın, çizilmesin istiyorum. Hele ki savaş çocukları apayrı... Cennetin çocukları...
Geçenlerde bitmemiş kitap kalmasın düşüncesi ile cesaret edip, kitabın asıl önemli kısmı dedikleri ikinci kısma başladım. Hakikaten öyleymiş. Edebi yönü zayıf olsa da yazarın duygularını yazıya aktarma şekli muhteşem. Okudukça kıskandım. Memleket özlemi, dostluk, kardeşlik ancak bu kadar güzel anlatılırdı. Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza" ında olduğu gibi bu kitabın genelinde de bir suçluluk duygusu hakim, hatta bu duygu üzerine kurulmuş tüm senaryo. Yazar, gerçek bir hikayeden esinlenmiş deniyor ki buda hikayeyi daha ilginç kılıyor. Filmi de çekilmiş ya kitap her zaman daha güzel oluyor. Kitap bitince filmi izlemek daha mantıklı geldi. İlk fırsatta izlemeyi düşünüyorum...
"Çocuklarınız onları istediğiniz renge boyayacağınız boyama kitabı değildir."
"...Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. Oda hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir."
"Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder