21 Temmuz 2013 Pazar

Andırın dırın dırın İki Dükkan Bir Fırın

Değil artık iki dükkan bir fırın... Benim çocukluğumdaki gibi hiç değil... Yazlıkçıların doluştuğu eski tadı kalmamış ama aile dost yüzü gördüğümden bana cennet gelen bir şehir Andırın. Kısmet oldu bu sene de gidebildik, sağolsun canlarım teyzelerim, kızları ağırladı iki hafta yayladık. Çoluk çocuk kargaşasına hızla geçti günlerimiz. Kerem toz toprağa belendi, yetmedi sularla oynadı, yetmedi kavga etti dövdü dövüldü :) Bende "eve gel artık oğlummmm!" lar hiç bitmedi. Cümbür cemaat yemeklerimiz oldu, keyifli çay saatlerimiz oldu. Akraba ziyaretlerimiz, isteyipte yaptıklarımız yapamadıklarımız oldu. Ama çok güzel oldu...
Bu fotoğrafı da unutmamak için çektim, kareye birde teyzem girdi ki dedm kimse elimden alamaz artık çocukğumun en güzel sahnesini. Çocuk oldum yine, canım teyzemi düşündüm. Ne çok sevmişim be teyze seni, sorsan bana anlatması da çok uzun sürer canımın canı, Ayşe Teyzem... Bu karemdesin, hep benimlesin...

Andırın'a her gittiğimde ister istemez duygulanıyorum, an oluyor eskileri hatırlayınca burnum yanıyor. Annemler çoğu yaz Kadirli'nin sıcağında yanmasın çocuk diye gönderirlermiş beni buraya. Yazları teyzemlerde kalmışım ya işte çocukluğuma dair en güzel anılarım hep buralarda geçmiş, capcanlı. Anlatınca şaşırıyorlar bana. Nasıl unutayım ki sabah çıkıp konu komşu çocukları ile dağ bayır gezmeler, öğleyin acıkınca eve gelip bir sokum yapıp geri sokağa koşmalar. Çamurdan pastalar yapıp, tastan fincanlar yapıp komşuculuk oynamalar ahh ah. Ağaçlara tırmanmalar, leke içinde kalmış üst baş, çamur, toz toprak... Anne yok kızmak yok :) Şimdi kendimi kötü hissettim bak Kerem'i düşününce...
Bu fotoğrafı unutmamak için çektim çünkü en güzel oyunlarım bu tepede olmuştu. Şimdilerde tepe kalmamış zaten ev bark yapılmış toz toprak yığılmış. Yinede bakınca hatırladım ben. Mahallede akşam yemeğini yiyen ne kadar çocuk varsa buraya toplanırdık, sende 30 ben diyim 40 curcunaaaa. Bir grup kovalamaca oynar bir grup top, her yer toz toprak. Uzaktan bakan kum fırtınasında kalmışız sanır. Ne güzel geçmiş, geçmiş işte gelmiiişşş geçmiş...
Fotoğrafları hep cep telefonuyla çektim. Olduğu kadar artık. Fotoğraf makinesini ve ıvır zıvırını yanıma almış olsamda 2 çocukla gezdiğim gördüğüm yerlerde, yaşadığım anlarda o koca makineyi yanımda bulundurma şansım olmadı.


Kısmet oldu Kabaklar Köyüne gittik, bizim gelinin kardeşi evlenecekmiş bayram sonuna, ona yastık yorgan dikelecekmiş, şoförlük yapmam istendi böylece gidip görmek banada nasip oldu. Bu yorgan işini kaptım önce meraktaydım ya nasıl yapacakalr diye meğer çok kolaymış. Ahhh birde yardıma gelen komşu kadının gözleri korkuttu beni. Ben Nazara ahanda tam burada inanmış ve de emin olmuş oldum. Çok fenaydı  çok akşama kalmadı hiç daha bir yerden düşmeyen Kerem önce merdivenin basamağından düştü kaşı yarıldı. Bunun üzerinden bir saat geçmedi  koştururken dudagı patladı, dudak altında doku zedelenmesi oldu. O gece içimdeki sıkıntı hiç geçmeyecek sandım. Ertesi gün Kerem buradaki pınar suyundan mıdır hava değişiminden mi bir kaç defa kustu, ishal oldu. Gece de nolur nolmaz serum taktırdım eve getirdim. Zor oldu ama ertesi güne birşeyi kalmamıştı şükür...

Akşam yemeğimiz sobada pişti. Yaz günleri sobayı dışarı koyup sadece ateşte yemek hazırlamak için kullanıyorlar. Çok harika olmuştu, çok yedik ağırlıktan fenalar oldu :)
Bu kapıda misafir gittiğimiz evin. Boyası çok hoşuma gitti, yıllamışlığı daha bir güzel olmuş. Çekerken öğrendim ki 20 sene önce vefat eden evin babası boyamış bu kapıyı, ondan beridirde kimse boyasına dokunmamış... Kadın 4 çocuğunu kendi büyütmüş ya bana sor diyor nasıl büyüttüğümü... Elinden öpmeye layık teyzeler çok bizim memleketlerde...
Bu da bahçelerden Kerem ile dalından yediğimiz eriklerden. Beni merdiven yerine kullandı, kendi kopardı kendi yedi miniğim...
Kabak çiçeği 
Kabak Çiçeği Dolması


Bunlarda meşhuuurr içli köfteler. Mehmet'e özel yapıldığı için damat yemeği diyorum ben :) Haşlanarak yeniliyor, birde iftar ise yutuluyor da diyebiliriz...
Bu da yeni Andırın dediğim sonradan yazlıkçılarla gelişen kısımdan bir manzara. Teyzeoğlunun evinde balkon epeyce geniş, e manzara desen müthiş, ohhh be diyor insan burada yaşlanmaz, bu balkonda yatıp kalksan yeridir. Çocuk görmeye gelen misafirleri burada ağırladı yenge, çoluk çocuk koşturmaktan bir de manzarayı arkama alıp ters oturduğumdan hiç birşey anlamadım. Sonraları gelinlerle birer kahve içmeye çıkalım dediğimizde akşam hatta gece olmuştu :) Kısmet napalım başka baharlara yazlara inş. 

Hayriye Teyzemlerde sohbet arasında amca teyze nene oldum demeden bindiklerini öğrendiğim üzerine uzuncaaa bir kahkaha atıp dalga geçtiğim sonrasında binbir ısrar üzerine sırf sussunlar diye bindiğim salıncak. Dalgamı geçmişim, ısrar mı etmişlerdi hepsini bir kaç salınmaya unutmuştum :) Valla harikaymış, insan yeniden çocuklar gibi mutlu oluyor. Eee oğlum hep sen mi binecektin ben bakacaktım birazda sen bana bak hahayyyyy :)
Geceleri yer yatapı sefası yapan bebelerimin oynaşları :) Maşallahhh!
Kerem'in Pınarbaşı gezmeleri, su oyunları...
Andırın Kışla Bahçesinden bir görünüm... Havası, esintisi yanında fotoğraf yavan kalmış artık idare ediverin burayı bilenler görenler...
Anlatması, yazılması gereken çok şeyler var ya benim zaman yok kız uykudan uyanmış, oğlanda uyanmak üzere. Kalın keyifle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder