7 Ağustos 2013 Çarşamba

İncir Kuşları

Keşke konusu da fotoğrafı kadar sevimli olsaydı...
Basit dili ve anlatımı sayesinde çabucak bitecek bir kitap. Olaylar oldukça hızlı gelişiyor, bir kaç satır arasında bir bakmışsınız aylar hatta yıllar geçmiş. Bu da kitabın oldukça geniş bir kitleye hitap etmesine yardımcı olmuş, insanlar sıkılmadan okuyorlar.
Konuya gelince hakikaten bir kez daha insanlık adına utandım, duygulandım, dua ettim. Lakin kitabın kahramanı kurgu olsa da yaşanan olaylar gerçek... Irkçılık şu dünyadaki en anlamsız, en içi boş düşünce bana göre! Kimileri buna "milliyetçilik" diyip güzel bir anlam vermeye çalışmış, yine de içeriği sevimsizliği değişmemiş. Hiç anlamadığım bir husus vardır,  insan doğmadan önce bir yarışa sokulup kazandıysa şu ırktan kaybettiyse bu ırktan mı doğmuştur! Bir insanın atalarının kahramanlıkları ile gurur duyması kadar doğal birşey yoktur elbet, lakin bundan kendine hatta ırkına pay biçmesi trajikomik bir durum. Değil midir ki yaratılmış hiç bir insan bir diğerinden üstün değildir. Allah katında üstünlük sadece takva ile olur.

Bu kitabı okuyana kadar dünyada savaş kadar kötü bir şey yok derdim, fikrim değişti. Savaşın bile bir yere kadar anlamı vardır da soykırımın akla mantığa, insanlığa sığan hiç bir yanı yok. Bosna da 1992-95 yılları arasında yaşananlar ise savaş değil tam olarak tüm kanıtları ve çıplaklığı ile soykırım. İnsan duyduklarına, okuduklarına inanamıyor. Yapılan işkence ve insanlık dışı olayları akla hayale sığdıramıyor.
20. yy ın ortasında özgürlüğü kabul edilmiş bir ülkenin insanlarına katliam yapılıyor, tüm Avrupa bunu sessizce seyrediyor. Dahası ülkeler arası adalet ve eşitliği sağlamak için kurulmuş Birleşmiş Milletler nasıl da olanlara göz yumuyor. Yazarında dediği gibi, arasında müslüman ülkelerinde bulunduğu hristiyan topluluk... Ne kadar doğru elbetteki ne acı ki kendi dininden olanın yanında...20. yy ın ortasında özgürlüğü kabul edilmiş bir ülkenin insanlarına katliam yapılıyor, tüm Avrupa bunu sessizce seyrediyor. Dahası ülkeler arası adalet ve eşitliği sağlamak için kurulmuş Birleşmiş Milletler nasıl da olanlara göz yumuyor. Yazarında dediği gibi, arasında müslüman ülkelerinde bulunduğu hristiyan topluluk... Ne kadar doğru elbetteki ne acı ki kendi dininden olanın yanında...
Kitap bittiğinde içim acıyordu, açık hava almak için camı açtım. Mavi-beyaz gökyüzüne baktım. Gözlerimi kapatıp rüzgarı dinledim, düşündüm. Düşündüm ki bu gökyüzü altında ne katliamlar oldu kim bilir. Kim bilir ne günahlar işlendi Allahtan korkusuzca... Rüzgarda ne çığlıklar taşındı, ne bağırışlar, yakarışlar duyuldu... Ne acılara şahit oldu şu toprak, ne masum kanlar içti... Allah bilir. Ve birgün o büyük adaletini elbet uygular...
Eskiden savaş mağdurları yahut savaş çocukları için çok üzülür, kahrolurdum. Şimdi inanıyorum, daha güzel planlar var onlar için, daha güzel yerler, yaşayışlar. Buna gönülden inanıyorum...
Ahhh ah kitaptaki konudan da ne saptım ha! Elde değil inanın, okuyunca hissedilenleri yazmamak zor... Sinan Akyüz'ü özellikle kitabın sonunda yer alan tespitleri için kutlamak isterim. Ne doğru notlar düşmüş...

Savaş bitmemiş aslında, bir gün yeniden başlamak üzere ara verilmiş...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder