6 Kasım 2013 Çarşamba

Çocukluk Sırrı

Okurken çok etkilendiğim,  kendi çocukluk günlerimi de düşünerek anlatılanların ne kadar doğru olduğunu anladığım, müthiş bir başucu kitap. Şimdiye kadar okuduklarımı toplasam bu kitapla boy ölçüşemez. Anlatmakla bitmez, her anne baba ve anne baba adayının okuması gereken bir kitap. Anlatılanlar mantığıma öyle kolay yerleşti ki, zaman zaman okumuyorda dinliyorum sandım. Bazı düşüncelerim kökten değişti. Öyleki uygulamada da sıkıntı yaiamıyorum. İyiki denk gelmiş ve okumuşum.

Kitabada adını veren "çocukluk sırrı" kitabın özünü oluşturuyor. Her çocuk içinde bir hazine ile doğuyor, anne babaların dikkatli olup çocuğun bu çocukluk sırrını bulmasında çocuğa rehber olması gerekiyor. İnsan yetiştirmek ne zor şey, okudukça daha iyi anlıyorum.

Türk kültür ve yaşayış şeklinin batı kültür ve yaşayışından farklı olduğuna değinilmiş. Bu nedenle batı kültürünü göz önüne alarak yazılmış çocuk gelişim ve psikolojisi kitaplarının bize neden ters olduğu üzerinde tekrar tekrar açıklamalar yapılarak anlatılmış. Ne kadar doğru tespitler yapılmış, tekrar tekrar okumak gerek.

Anne olarak yaptığım yanlışları gördüm. Bunlardan biri de oğlumun yavaş olduğundan yakınmaktı. Halbuki çocuk tabiatı gereği yavaş yaşamalıymış. Yavaş yaşamak insana huzur veriyor deniyor, çeşitli nedenleri ile açıklanıyor. Bunları okuyunca aklıma yavaş şehir seçimleri geldi. Şimdilerde hayatın hızlı aktığı, devamlı koşuşturma halinde olan insanın huzurunu kaybetmesinin bile farkına varmadığı zamanlardayız. Küçüklüğümü hatırlıyorum evimizin sakinliği hatta bazen sıkıcılığı bile huzurluydu.

Dikkat çekici satırlardan;

"... tek bir pedagoji yoktur, buna bağlı olarak da tek bir çocuk eğitimi yöntemi yoktur."

"... üstelik çocukların ceza ile terbiye edilmeye çalışılırken,  duygu dünyalarının nasıl duyarsızlaştığını görecek olsalardı, onlara rüyalarında bile ceza vermekten korkarlardı."

"... her çocuğun 'yaratılış kodlarına' gizlenmiş bir kişiliği olduğu kabul edilir. İnsan mükemmel bir ruh ile yaratılmaktadır; yeterki bu ruh tahribata uğratılmasın."

"... çocuğun ruhuna gizlenmiş olan bu sır, çocuğun olduğu gibi kabul edilmesiyle ortaya çıkmaya başlayacaktır. Çocuk ancak, hiçkimseyi taklit etmeye mecbur bırakmayan, zoraki bir kişilik oluşturmaya çalışmayan, kendisini incitmeyen, ezmeyen, aşağılamayan, ürkek ve çocuksu bir heyecanla dışa vurmaya çalıştığı gizli dünyasına saygı duyan ve kendisi olmasına izin veren bir yetişkinin yanındaysa, yaratılış sırrını bedenine yükleyecektir."

"... yetişkinler çocuk yetiştirme konusunda bir baykuş gibi dikkatli ve ciddi davranöalı, çocuklarındaki çocukluk sırrının ortaya çıkması için bir dedektif gibi onların peşinden ayrılmamalıdır. Bazen çocuğun ağzından çıkacak olan bir kelime, bazen bir davranış, bazenkurulan bir hayal çocukluk sırrının ele verilmesi demektir. Anne babalar müjdeli bir haber bekler gibi çocuklarındaki bu sırra ait ilk belirtileri göz kırpmadan yakalamaya çalışmalıdır."

"... eğer çocuk kendisi olabilme gücünü elde etmişse, bu güçle saygı gösteriyorsa, anne babaların iftihar edecekleri çocuklar, bu çocuklardır."

"...ruhen henüz doğmamış çocukların anneden ayrılmaları (4 yaş öncesi) tıpkı 7 aylıkken dünyaya gelen bir prematüre bebeğin yaşayacağı komplikasyonlar gibi ruh dünyasında aksamalara neden olur."

"... belki anne babaların çocuk terbiyesinde herşeyden daha çok önem vereceği şey, evin içinde bir yavaşlama, sakinlik ortamı sağlanmasıdır. Çocuk için sesten ve gürültüden arınmış, televizyon bağırtısından zik çağırtısından soyutlanmış, sukunet içinde bir ortam  gereklidir. Çocuk ancak o zaman, yavaş ve hissederek hareket edebilir."

"...bazen anne babalar çocuklarını 'hadi, çabuk, acele et' diyerek özellikle acele etmeye teşvik etmektedir. Böylece bir insan yaşamının en önemli unsuru olan biyolojik ritmin yavaşlığı ve sekine hali bozulmaktadır."

"...Etken ruha sahip bir çocuk, annenin 'anne gibi' babanın da 'baba gibi' olduğu bir evde kişilikli ve karakterli olur."

"... mademki her insanda Allah'ın bir emaneti vardır, o halde insan hak ettiği için değil, insan olduğu için saygındır, özeldir, azizdir. Ona yapılacak en küçük saygısızlık Allah'ın insan ruhuna koyduğu benliğe karşı bir saygısızlıktır ve dolayısıyla Allah'a saygısızlıktır."

"...dört yaşından sonra yavaş ve derinden bir utanma hissi gelişmeye başlar. Artık çevresindeki kişilerin kendisine bakışlarına göre bazen çekinir, bazen sıkılır, bazen utanır. Tamda bu dönemde sosyalleşme ihtiyacı içine girmektedir ki, bu iki ruh halinin aynı ana denk gelmiş olması da çok düşündürücüdür."

"...çocuk yalan söyledikçe, bilinçsiz ebeveyn bunun çocuğun kendisini ve onurunu korumak için bir savunma mekanızması olduğunu bilmezse ve çocuğun yalanının peşine düşmeye, onun yalanını ortaya çıkarmaya doğru dedektiflik yapmaya başlarsa, her seferinde çocuğunyalanı gün yüzüne çıkartılırsa, çocuk ortaya çıkan her yalan karşısında kişiliğinden birşey kaybeder. Ve yalanı yakalandıkça, bir sonraki yalanını duyarsızlık içinde, yüzü kızarmadan söyleme genişliğine sahip olur. Bu nedenledir ki Anadolu pedagojisinde kişinin ayıbı araştırılmaz, hatalı davranışlatı didik didik edilip gün yüzüne çıkartılmaya gayret edilmez. Kişi kendini savunur duruma getirilmez ki, duyarsızlaşmasın!"


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder