7 Ekim 2013 Pazartesi

Gerçekten Beni Duyuyor musun?


Kitap önsözünde de belirtildiği gibi alışılagelmiş çocuk gelişimi kitaplarından çok farklı. Bir durumu açıklarken yazar, o kadar sade ve anlaşılır anlatmış ki okur okumaz gözünüzde canlanıyor. Hakikaten öyle diyorsunuz. Tabi böyle demekte verilen örneklerin de oldukça payı var. Çok yerinde ve sık rastlanır durumlardan örneğe gidilmiş, çok beğendim.
Sorunlar kaynakları ve olası nedenleri ile kısa ve öz anlatılıp, çözümler ve doğru davranış alternatifleri gayet anlaşılır ve basit şekilde okuyucuya sunulmuş.
Kitapta çocuk gelişiminde en büyük payın anne baba yahut yetiştiren kişinin kendini çocuğun yerine koyması gerektiğinin altı defalarca çizilmiş. Okurken o kadar beğendim ki bir ara kendi çocuğumu anlamak için kendi çocukluğumu düşündüm. Çoğu şeyi o an çözdüm. Çocukları anlamak için illa çocuk olmakta gerekmiyor tabi, söylenen ağır sözlerin bir erişkini de incitileceği düşünülünce, ki bu erişkin yerine kendimizi koyunca hakaretin ne kadar agır ve asagılayıcı olduğu daha net anlaşılıyor. Kısa ve öz olarak, çocuğunuza yapmak istemediğiniz bir fiili yada söylemek istemediğiniz sözü devamlı sürette yapıyor ve buna engel olamıyorsanız kendinizi onun yerine koyun. Bu yetmemişse kendi çocukluğunuzu düşünün ve anne babanızın size o istemediğiniz şekilde davrandığını düşünün. Tam o noktada birşeyler durgunlaşıyor, daha net anlaşılıyor. Bana öyle geliyor.
Kitabı beğendim, ilginçtir ipuçlarını çok uygulanabilir ve mantıklı buldum. Şimdiye kadar farketmeden çoğunu yapıyor olsamda bilinçli yapmanın çok daha fazla faydasını göreceğimi düşünüyorum.

Altı çizilesi satırlar çok, baştan sona çizsem daha iyi ama birkaçı şöyle;

... oysa, bir annenin çocuğuna ayırdığı zaman, çocuğun yaşı arttıkça, ters oranda azalmalıdır.

Annelik, hizmet ve bakımdan öte, temelde bir ilişkidir.

... Çocuklatım büyüdükçe anneliğimin fiili katkısı azaldı, ancak niteliği aynı. Çünkü anneliği sadece bakım, beslenme, ders çalıştırma, yinlendirme veya duygusal borçlandırma olarak görmedim. Benim için annelik öncelikle bir ilişki.

Kitapta yer alan ilginç bir tespit;


Söylemediklerimi İşitin Lütfen...

Bana aldanmayın!
Yüzüm bir maskedir,
Sizi aldatmasın.
Binlerce maskem var,
Çıkarmaya korktuğum,
Ve,
Hiçbiri ben değilim...
Lmadığımı göstermek
İkinci doğam oldu.

"Kendinden emin biri" dersiniz,
Sanki güllük gülistanlık
Benim için herşey...
Adım güven belirtir,
Ve,
Oyunumun adı
"Ağırbaşlılıktır".
İçimde ve dışımda denizler sakin,
Herşeyin kumandanı ben...
İmseye gereksinme duymayan
Ben...
Fakat, inanmayın bana,
Lütfen...

Herşey dışta düzgün ve cilalı,
İç yıpranmayan, her zaman saklayan
O maske...
Altta ne güven ne rahatlık...
Altta,
Karışıklık, korku ve yalnızlık içinde bocalayan
Gerçek ben!...
Ama saklarım bu gerçeği savunuculukla...
Kimsenin bilmesini istemem...
Zayıf taraflarımı düşündükçe,
Titrer ve sararırım...
Ve başkalatı görürse iç dünyamı...
Gerçek beni ve yalnızlığımı!
İşte,
Maskelerimi onun için takarım...
Onun için, arkalarına saklanacak
Maskeler yaratırım...
Onşar,
Gösterişte kullanabileceğim
Parlatılmış yüzlerim.
Beni korur, bakan gözlerden...

Beni olduğum gibi kabul edecek,
Sevecek
Bakışlar bulamazsam,
Solacak kuruyacak gerçek ben...
Ve,
Ben bunu biliyorum.
Beni kendi maskelerimden kurtaracak,
Kurduğum hapishaneden kaçıracak,
Diktiğim engellerden aşıracak,
Beni seven,
Beni anlayan
Bakışlar olacak.
Bana,
"Sen değerlisin" diyecek,
"Maskesizken daha bir insansın"
"Daha yakın, daha bir dostsun"
Diyecek bir bakışa
Beni gören bir bakışa
Muhtacım...
(...)

Charles C. Finn
Çeviren: Doğan Cüceloğlu (Yeniden İnsan İnsana kitabından)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder