28 Şubat 2016 Pazar

Şubat Biterken

Başlık bulamıyorum artık, nadiren yazdığım için o biterken şu başlarken yazıp geçiyorum...
Oğlandan ve kızdan son durumları yazayım istiyorum. Yazacak çok şey olsa da oturup düşününce nedense insanın aklına gelmiyor. Gelenleri yazıp bitireyim...
Oğlanın okulda çizgi çalışmaları, sayı çalışmaları ve dört işlem çalışmaları yapılıyormuş galiba eve ufaktan ödevler gelmeye başladı. Bunların birinci sınıfta yapılacağını sanıyordum - ki belkide yapılıyordur- şimdiden başlamak garibime gitti. Arada ingilizce tekrarlar geliyor ya onları geçiştiriyorum, git oyna oğlum diyorum. Kimileri duysa kızar belki buna ama umurumda da değil :) insan bir kere çocuk oluyor, ömrünün ilerleyen dönemlerinde istediği kadar ingilizce çalışabilir. Üzerine çok düşmesemde bu konunun okuldaki hoca oldukça başarılı ki, çocuğa yerleşiyor. Renkler, yiyecekler derken şimdilerde meslekleri öğrenmişler. Bize soruyor bazen "firefighter?" cevap bekliyor, " policeofficer, postman, tailor, nurse...." böyle devam ediyor. Hoşumuza gitmedi değil.
Bu dönem öğretmenlerinin dediğine göre bir kaç özel gün gösterisi yapacakları için yoğun geçecek. Şimdilerde "Çanakkale Zaferi" için gösteri düzenliyorlar. Necip Fazıl'ın Sakarya şiirini ezberletmişler, arada oyun oynarken farkında olmadan söylüyor birkaç dize. Küçücük ağza da pek yakışıyor büyük kelimeler... Bu yaşımda ben bilmiyorum, ondan duymak çok gurur verici... Merakla gösteri tarihini bekliyoruz.
Kuran okumada önceki hevesli günler kendini bitirmeye hedefli mecburi günlere bıraktı :) 70 sayfa kalmışken, "Kutlu Doğum" a kadar bitirebilir miyiz emin değilim :)
Son dönemdeki favori oyunu; "Hazine". Geçen senelerden kalma bir oyun. Küçük kağıtlara evdeki bazı eşyaların çizimini yapıp bu kağıtları belli bir sıra ile bu eşyaların içerisini saklıyorum. Eline bir ipucu kağıdı veriyorum, misal fırını görüyorum ve hemen onun içine bakıyor oradan çıkana gidiyor başka bir çizim çıkıyor, bu şekilde birbirini takip eden 12-13 kağıttan sonra finalde onu bir sürpriz bekliyor. Küçükken hazırlamıştım birkaç defa, unutmuştum ben, geçenlerde bana hatırlattı tekrar oynamak istediğini söyledi. Ondan beridir oynuyoruz. Kızda "saklamaca oynayalım mı anne?" diye soruyor :) o da alıştı.
Kıza gelirsek, bebekle oynamaya başladı. Başladı diyorum çünkü bundan önce çok da oynuyor diyemezdim. Bir kaç dk bakar atardı, en fazla ayağında sallar, uyutur sonra yatırır bir daha da bakmazdı. Şimdilerde "yavrum" diye ortalarda dolanıyor. "canın mı yandı kuzummm" diyor geçen. Bizi uyarıyor "bebeğim uyuyor" diye :) Neler neler...
Hanımın birde giy çıkar hastalığı var. Oğlanda böyle şeyler yaşamadığım için bana garip geliyordu ilkin. Yenice alışıyoruz. Gün içinde elbise dolabını karıştırıp, gözüne kestirdiklerini giyiyor, çıkarıyor. Kimini hiç çıkarmıyor, üst üste giyiyor :) Sabahları giyeceklerini kendi seçiyor, itiraz kabul etmiyor. Küpe, bilezik, toka pek seviyor. Şimdiden bana şöyle böyle bir etek dik diyerek tarifle sipariş veriyor. Geçenlerde 2-3 gün karpuzlu çorap arattı bana. Kimden görmüşse! N'olcak? bu çocuğun ilerleyen yaşları bilmiyorum :) Şimdilerde laftan anlayacak yaşta değil ya idare ediyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder