18 Şubat 2016 Perşembe

Sükunet

"Akşama kadar evden çıkmadım. Okudum. Düşündüm. Kapitalizm benim gibi adamı naapsın? Hiç hazzetmez. Evde oturan adama birşey satamaz çünkü, bu yüzden de, insanın evde sıkılacağına dair yalanlar üretmiştir; mutluluğu, neşeyi, eğlenceyi 'evin dışında' konumlamıştır. Zavallı insan kardeşlerim de bu oyuna gelir, evde canının sıkıldığı yalanına inanır, dışarı çıkar ve kaçınılmaz şekilde para harcar. Yemeğe çıkmak, sinemaya gitmek, alışveriş yapmak bir mutluluk biçimi olarak sunulur. Evde pineklemek, uyuz uyuz oturmak gibi tabirlerle de evcimen hayat küçümsenir. Oysa kapitalizmin bu tezgahına karşı; müslüman, evinde mutlu olan adamdır. Bu sebeple bayım biz evimizi bilinçle ve inatla sevmeye devam edeceğiz. Gerçi kapitalizm, televizyon ve internet aracılığıyla, evdeki adamında cebindeki paraya gözünü dikmiş durumda. Evine kapanan adamı bile rahat bırakmıyorlar. Şeytan dünyayı bu yüzyılda süslediği kadar hiçbir zaman süsleyememişti. Kitaptan uzak duran, dünyanın süslerine aldanacaktır vesselam." Ömer Faruk Sönmez (Bir Yobazın Günlüğü S.73)

Ne güzel anlatılmış ev halinin güzelliği. Sele kapıldık, gidiyoruz hepimiz. Evde durup sıkılmak bile güzel düşününce. O sıkıntıda bir huzur var. Durağanlığın getirdiği derin nefes bünyeye iyi gelen... 
Yazılanlarla direk bağlantısı yok belki, okuyunca çocukluğum geldi aklıma. Yazları sıcaktan hayat dururdu. Özellikle öğle vakitleri insanlar evlerinden çıkıp komşuya dahi gitmezlerdi. Her yer sessiz, ıssız, durgun... Çocuk aklımızla bulduk mu bir oyun oynardık, bulamayınca sıkılırdık. O sıkıldığım anlardaki kareler geliyor gözümün önüne, nedendir bilmem. Bir böceğin koşturması, bir çiçeğin yaprağındaki renk değişimi, altına oturduğum zeytin ağaçlarının yaprakları, arada ötüşen kuşların sesleri... 
Şimdilerde hayat o kadar hızlı akıyor ki böyle anları hiç yaşamıyorum. Bu duyguyu kaybetmişim, neydi ki? Ne koydum yerine? Yerini tuttu mu peki? 
Adem Güneş, "hayatın ritmi" var diyor. İnsanlar çeşitli neden ve aracılarla bu ritimlerini bozuyorlar, huzuru kaybediyorlar... İşte anlatamadığım ama düşündüğüm, farkına vardığım şeyler bunlar. Okuyunca anlıyorum bazı satırları düşüncelerime tercüman. Yazmak istedim. Unutunca yeniden okumak icap eder, iyi gelir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder