12 Aralık 2016 Pazartesi

2016 Yılına Veda Ederken

أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّةِ مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ وَهَامَّةٍ وَمِنْ كُلِّ عَيْنٍ لَامَّةٍ
"Her türlü şeytandan, zararlı şeylerden ve kem gözlerden bütün kelimeleri yüzü hürmetine Allah'a sığınırım."

Yıl sonu gelmişken, birkaç satır yazmadan olmaz. Çocuklarla son dönemden notlar almak gerek, bu dönemler yoğunluğa kurban gitmemeli.
Oğlan okula başlayalı ilk zamanlar epey sancılı oldu. Yeni bir mekan, yeni bir öğretmen, yeni çocuklar alışmak zor oldu. Yeni arkadaşlar edinmek adına sanıyorum can sıkıntısı yaşadı. Yeni çocuklardan yalan söylemek, kötü kelimeler kullanmak, yumruklamak vb. yeni huylar edindi. Gerek benim için gerekse babası için çok zor bir dönem geçti. Nispeten konuşmalarla bu dönemi atlatıyor gibiyiz. Çocuk bu iyiyi de kötüyü de deneyerek yaşayarak öğrenecek ne de olsa. Söylemek ne kolay!

Eğik yazıya gelince ilk haftalar çizgi çalışması çok bunalttı. Hem anaokulunda gördüğü etkinlikleri yapmak istemedi hem de eve verilen sayfalarca ödeve alışmakta zorlandı. E o dönemi de söve saya bitirdik diyebilirim. Eğik yazı denilen lanet olası işler için ise ilk etapta zorlansak da alışmak kolay oldu. Ne garip, o dönem cehennem gibi gelirken şimdilerde eğik yazıya ve ödeve alışmış olmanın verdiği rahatlık herşeyi unutturabiliyor. Söylemem gerekir ki çocuğum beni performansı ile utandırdı, ondan beklemediğim şekilde bu işin üstesinden gelmeyi başardı. Şükürler olsun...
Kıza gelince öğretmenlerinden biri değişti. Abisinin eski öğretmenlerinden biri kızımızın yeni öğretmeni oldu. Çok da iyi oldu diyebilirim, sonuç da tanıdığımız onun da bizi tanıdığı bir insanla iletişim her daim daha rahat oluyor. Kızın veli toplantılarına seve seve gittiğim doğrudur. Bir tüğ kadar hafif döndüğüm de! Hamd olsun kız çocuğu yetiştirmenin dayanılmaz hafifliği diyorum buna :) Rabbim devamını hep böyle getirmeyi nasip etsin inş.
Kendime dair kafamı kurcalayan epeyce düşünce var. Artık alışkanlık oldu sanırım istemsiz devamlı düşünür oldum. Bazı geceler düşünmekten uyuyamadığım oluyor. Bir gün saat gece 12 yi gececek ve sen uyuyamayacaksın dense inanmazdım. Hayat çok değişken...
Gönül desen herkese muhabbet beslemez oldu. İnsandan soğuduğum dönemler yaşamaktayım. İnsandan kaçıyor, kitaplara, ağaçlara, çiçeğe böceğe hatta edebiyata ve şiire sarıyorum... 30 dan sonra edebiyata sarmak da ne oluyor hele diye düşünmüyor değilim. Yazar, şair dediklerinin kalbi ve dahi ruhu daha temiz geliyor bana, daha samimi. Kimi yazarlarla oturup karşılıklı sohbet ediyor gibiyim. Kiminin ise tarzı hoşuma gidiyor, O ruh için değil aşınalık hissini verdikleri için okuyorum. Şiir deseniz Bir Cahit Zarifoğlu, Adil Erdem Bayazıt, Edip Cansever, İbrahim Tenekeci, Ümit Yaşar, Necip Fazıl beni daha iyi anlıyor, yahut yaş ilerliyor ben hayatı daha iyi anlıyorum. Belkide çirkinlikten kaçmanın bir başka yoludur edebiyat... Beni yine sen anlıyorsun toprağım, Cahit Emmim...
"Zira insanın ihtiyaçları ve doyumları aynı kalmıyor. Dün öğrenmek ve ibret almak için okurken, bugün yalnızlığını gidermek için, gerçekleri ile geçinemediği ve baş edemediğinden, hayali dostlar, can yoldaşları edinmek için okuyor..." 
---
"İçim; Ey içim, bu yolculuk nereye?
Yine bir şehrin ölümünü başlatır gibisin..."

Cahit Zarifoğlu

************

"Müslüman yürekler bilirim daha;
Kızınca cehennem kesilir, sevince cennet." 
---
Tabiat bir gelinlik giymiş gibi,
Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi..."

Erdem Bayazıt 









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder